19 Kasım 2024

35- İSLAM NASIL YOZLAŞTIRILDI?

HOW HAS ISLAM BEEN CORRUPTED?

كيف تم تحريف وإفساد الإسلام؟

*********

(Sh. 407-412)

KURBAN

SACRIFICE

ضحية


Kurban adı altında hayvan kesmek, bağımsız bir ibadet değildir; esas ibadet olan infak - ألإنفاق (paylaşım, imkân ve nimetlerden başkalarına pay çıkarma) içinde bir uy­gulamadır.

Hiçbir mezhep kurbanı farz görmemiştir. 

Bunun an­lamı, kurbanın ayniyle (yani hayvanın kesilmesiyle) bir ibadet olmadığıdır. 

Esasen Kur'an, kurbanların etlerinin ve kanlarının Allah'a ulaşmayacağı­nı açıkça ifade ederek kesim ve etin hiçbir za­man ibadet olamayacağını göstermiştir:

"O kurbanlık hayvanların etleri de kanları da Allah'a asla ulaşmaz; fakat sizin takvanız O'na ulaşır..." 

(Hac Suresi, 37) 

Kur'an böyle diyor ama, o Kur'an'ı insanlığa tebliğ eden Peygamber'e isnat edilmiş bazı uydurmalar bunun tam aksini söylüyor

İşte bir tanesi: 

“Kurbanlıkların her tüyünde onların sahipleri için on sevap vardır." 

(bk. Elbânî; ez-Za- îfa, 3/157) 

Ve: 

“Kurbanlık hayvanlarınızı büyük tutun, çünkü onlar sizin sırat köprüsünde bine­ğiniz olacaktır."

 (bk. Elbânî; aynı eser, 1/173)

İbadet olan, fakire pay çıkarmak, yardımcı olmaktır. 

Hayvan kesimi, bunun uygulama şekillerinden biridir.


Hal böyle olunca, kurbanın yerine, yoksulun korunmasında daha elverişli olan başka bir yardım geçirilebilir. 

Yoksula et verme diye ayrı bir ibadet yoktur. 

İbadet, yoksula yardımcı olmaktır. 

Bu yardım, yoksulun ihtiyaçlarına en uygun olanıyla yapılmalıdır. 

Ameliyat olacak para arayan bir yoksula para vermek ona et vermekten çok daha üstün bir hayırdır. 

Hem Allah'ı hem yoksulu daha çok memnun eder.

Örnekler artırılabilir. 

İlke şudur: 

Yoksulun en âcil ve en hayatî ihtiyacına cevap vermek.

Ülkemizde son yıllarda "kurban ibadeti" adı al­tında hayvan kesmek farzlaştırılıyor ve ardından bu hayvanların derilerini toplamak için akıl almaz oyun­lar tezgâhlanıyor. 

Bir tür "deri toplama mafyası" oluşmuş bulunuyor. 

Trilyonlar söz konusudur. 

Bu tezgâ­hın yaşamasında çıkarları olan şebekeler söz konusu­dur. 

Bunlar, dinsel açıdan duygularına hep yenik düşen temiz kalpli, fakat bilgisiz insanlarımızı, "Kan akmalıdır, kaza-bela uzaklaşsın diye bir kan akıt­mak gerekir" şeklinde sözlerle ALDATARAK sürekli hay­van kestiriyorlar. 

Çoğu zeminde etler ortada kalıyor. 

Et dağıtmak için ev ev dolaşılıyor. 

Hiçbir ihtiyacı olmayan aileler "ibadet olsun diye bir kan akıtıp" sonra da karşılıklı et değiş-tokuşunda bulunarak kendilerini aldatıyorlar.

Kurban konusu, neresinden bakarsanız ba­kın, yer yer komediye, bazan da faciaya dö­nüşmüş bulunuyor. 

Bir facia ki bir ucunda hay­van canı almak, öte ucunda deri gaspı var.

Başta İbn Abbas (ölm. 68/687) olmak üzere sahabîlerden bazılarının, git gide farzlaştırılıyor diye kurban kesmeyi terk ettiklerini tespit etmiş bulunuyoruz, 

(bk. Sünnet mad.)

Bugün bu sahabî tavrını devreye sokmanın tam za­manıdır. 

Çünkü kurban artık yoksulun, açın işine ya­ramaktan çok deri toplayıcılarla deri tüccarlarının işine yarayan bir can alma kurumuna dönüşmüş görü­nüyor.

Allah'a yaklaşma vesilesi demek olan kurban, sade­ce hayvan boğazlamakla olmaz. 

Her Müslüman, çevre­sindeki yoksulların durumunu araştırıp onların ihtiyaç­larına en uygun yardımı bulmak ve yoksulu o yolla ko­rumak borcundadır. 

Allah'ın istediği ve dinin gösterdiği budur. 

Bu yolda hareket edilirse hem infak ibadeti en ideal biçimde yerine getirilmiş hem hayvanların canına kıyılmamış hem de deri çetelerine destek verilmemiş olur.


BİD'ATLAR, HURAFELER


* Kurbanlık hayvan kesmeyi farz sanmak:


Kurbanlık hayvan kesmek islam'ın hiçbir mez­hebinde farz değildir. Kurbanlık hayvan kesmek sünnettir. Hanefî fakıhların bir kısmı kurbanlık hay­van kesmeyi "vacip" göstermektedir. 

Bu bizi şaşırtma­malıdır; çünkü Hanefî fıkhında müekked sünnet - السنة المؤكدة (pekiştirilmiş, uygulaması yaygın sünnet) anlamında vacip deyimi kullanılmaktadır. 

Yani neresinden ba­karsanız bakın, kurban kesmek sadece sünnettir.

Sünnet, bir ibadetin Hz. Peygamber tarafından uy­gulanış biçimi demektir. 

O halde kurbanlık hayvan kesmek, bir ibadetin uygulama biçimlerinden biridir. 

O ibadet, yoksula yardım demek olan infaktır. 


Kurban kesmek işte bu yardımın veriliş biçimlerinden biridir. 

Bunun açık anlamı ise şudur:

Yoksula, kurbanlık hayvan kesip et verme yerine uy­gun bulunan başka bir şeyi (para, mal, eşya vs.) vermek de mümkündür.


* Kurban bayramını, hayvan kesme bayramı sanmak:


Bu anlayış temelden yanlıştır, pagan bir kalıntıdır. 

Kurban, tüm ibadetlerin ortak adıdır. 

İnsanı Al­lah'a yaklaştıran şey demektir. 

Bu anlamda olmak üzere Peygamberimiz namazı bile kurban diye anmıştır.

O halde, Kurban bayramının İslam'a uygun adı, "yoksula yardım bayramı" olmalıdır. 

En azından, Kur'an müminleri bu bayramı böyle anlamalı ve değerlendirmelidirler.


* Allah dışında bir şey (kişiler, türbeler, olaylar) adına kurban kesmek:


Bu da bir putperest kalıntıdır. Politikacı, sanatçı, as­ker, vs. ünlü kişilerin adlarına, bazı olayların yıl dönü­münde, vs. hayvan boğazlayıp bunu kurban diye anmak, tam bir sapmadır. 

Bu anlayışla kesilen hayvanların bırakın kurban olmalarını, etleri yenmez.

Hayvan kesimi bir can almadır; can alma yalnız ve yalnız Allah adına olabilir. 

Yaşayan veya ölmüş kişile­rin, türbelerin adına izafe edilerek kesilen hayvanlar, Kur'an’ın açık hükmüne göre haram et haline gelir. 

Kur'an bu şekilde kesilen hayvanları "Allah'tan baş­kası adına kesilen hayvanlar" diye anmakta ve etlerini haram ilan etmektedir. 

Bu etler; leş, kan, domuz eti gibi haramların yer aldığı listenin içindedir, 

(bk. Bakara, 173; Mâide, 3; Nahl, 115)


* Hayvanları bayıltarak kesmeyi İslam dışı ilan etmek:


Kurban konusunda halka musallat edilen hurafeler­den biri de, elektro şok uygulanarak yapılan kesimleri dinen geçerli saymamaktır.

Bu konuda yıllarca yalan söylendi, halk kandırıldı. 

Güya, bayıltılarak kesilen hayvanların kanı akmıyormuş, bu yolla kesilen hayvanlar boğularak ölüyormuş.

Kesimde kanın akması dinen gereklidir. 

Bu doğru. 

Boğularak ölen veya öldürülen hayvanın eti helal değil­dir, yenmez; bu da doğru. 

Ama şoklanarak, bayıltı­larak kesilen hayvanların kanlarının akma­dığını, bu hayvanların ölümlerinin boğulma yoluyla vücut bulduğunu söylemek gerçek dışı­dır.

Durum, bu söylentilerin tam tersidir: Şoklanarak kesilen hayvanların ölümü kesim ve kan akışı yüzündendir. 

Hatta bu yolla kesilen hayvanlar­da vücuttan çıkan kan miktarı, geleneksel yöntemlerle kesilenlerden çok daha fazladır. 

Bu durum etlerin daha sağlıklı ve daha leziz ol­malarında etken olmaktadır. 

Bunun böyle oldu­ğu bilimin tartışılmaz tespitidir.

Dinsel yönden baktığımızda da şoklama yöntemiyle kesim İslam'ın, özellikle Peygamberimizin buyrukları­na, beklentilerine en uygun yoldur. 

Çünkü bu yol, hay­vanın acısını hemen hemen sıfırlamaktadır. Peygamberimizin talimatı da kesilen hayvanların en az acı duyacakları şekilde kesilmeleridir.

O halde kurban kesimlerini de hayvanları bayıltan yöntemlerin uygulandığı bir kesim şekline kavuşturmak hem insanlık hem de din görevimizdir. 

Diyanetin de bu konuda yıllar önceden fetva verdiğini bili­yoruz. 

Ama bu yeterli olmamıştır. 

Diyanet, şoklama ile kesimi zorunlu hale getirmek için ağırlığını koymalı­dır.

Esasen, bu konuda acil bir yasal düzenleme yapmak herkesten önce parlamentomuzun bir vicdan ve insanlık borcudur. 

Aksi halde, "kurban ibadeti" adı altında hayvanların acı çekmesi, insanların da aldatılması sü­recektir.


* Kurbanlık hayvan kesmeyi haccın gereklerinden biri sanmak:


İlmihal kitaplarına girmiş bu anlayış da İslam dışı­dır. 

Hacda kurbanlık hayvan kesmek, hac günlerinde Mekke'de toplanan büyük kalabalığın gıdalanmasını kolaylaştırmaya yönelik bir uygulamadır. 

Ve bu espri içinde anlamlıdır. 

Bu esprinin yitirildiği veya anlamı­nın kalmadığı zamanlarda sadece bir geleneği yaşat­mak uğruna onca hayvanı kesip kumlarda telef etmek dinin buyruğu olarak algılanamaz. 

(Bu konuda ayrıntı­lar ve kanıtlar için bk. KTK. Kurban mad.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder